Atla
OYUN BİZİM HAKKIMIZ

OYUN BİZİM HAKKIMIZ

Evcilik oyunlarımız, bazen oyuncak fincanlarla çay içtiğimiz, yemekler yediğimiz, bazen arkadaşlarımızı dizip öğretmencilik oynadığımız günler. Hayatı anladığımız, anlamlandırdığımız oyunlarımızla kendimizi tanımaya başladığımız günler. Tüm duygularımızı, öfkemizi, hüznümüzü, mutluluğumuzu dillendirdiğimiz oyunlarımız. Kahkahalarımızla stresimizi nasıl attığımızı hatırlayınca, çocuklarımız için de oyunların ne kadar önemli olduğunu hissedebilir miyiz?

Onlar da bizler gibi hayatı oyunlarla öğrenirler. Duygularını dışa vurur ve rahatlarlar. Oyun sırasında onları gözlemlemek o gün içinde bulundukları ruh hallerini, duygu geçişlerini fark etmemizi sağlarlar. Bebeğinin üzgün olduğunu söylerken kendi sıkıntısını bize duyururlar. Bu aşamada çocuğumuza oyuna dahil olup olamayacağımızı sorarak eşlik edebiliriz. Yaratıcılığının gelişmesi ve kendi kurallarını koyabilmesi adına oyununa müdahale etmemek ve sadece bize verdiği rolü ya da görevi yerine getirmek şartıyla tabi. Hatırlar mısınız bizler de çok severdik ebeveynlerimizle oynamayı. Yorgun gelse de babamızın at olup bizi sırtında gezdirmesi, yarım saat bile olsa ailecek oynadığımız oyunlar görüldüğümüz ve sevildiğimizi en çok hissettiğimiz zamanlardı.

Bugün biliyoruz ki, oyunun eğlenmeye olduğu kadar öğrenmeye de etkisi büyük. Serbest oyun dediğimiz çocuğun yapılandırdığı ve kendi kararlarını vermeyi öğrendiği oyunların yanı sıra ipe boncuk dizme, top yuvarlama gibi yapılandırılmış oyunlarla çocuklar dikkat koordinasyonlarını arttırırken kazanma kaybetme duygusu ile tanışıp baştan başlayarak çabalamayı deneyimlerler. Bu sırada başarıyı değil çabayı övmemiz onların yaptıklarından keyif almalarını sağlarken, eleştirilmemek özgüvenlerini geliştirir. Kendini başarı ile özdeşleştirmeyen çocuklarımız her haliyle kabul göreceğinin rahatlığı ile kaygı duymadan anın içinde akışta olurlar. Bununla beraber oyunlarla problem çözme becerilerini geliştirirler, alma ve vermeyi, sıra beklemeyi, uzlaşmayı öğrenirler ve sosyalleşirler.

Oyun oynamak her çocuğun hakkıdır. Bazen biz ebeveynler akademik kaygımız nedeniyle merdiven tırmanma, blok yapma gibi egzersizleri boşa zaman olarak görüyor olabiliriz. Oysa o sırada fizik kurallarını öğrenmektedirler. Bilimsel öğrenmenin ilk temellerini atmaktadırlar. Bize düşen çocuğumuzun öğrenme yolculuğunda kendisine eşlik etmektir. Kendi kendine öğrenme kalıcı ve daha yaratıcı olmaktadır. Bu konuda Massachusetts Teknoloji Üniversitesi’nde çalışan Gelişim Psikoloğu Laura Schulz ve meslektaşlarının deneyi örnek gösterilebilir. Bu deneyde, iki grup çocuğa ses çıkarma gibi birçok şey yapan bir oyuncak gösterilmiş, nasıl ses çıkardığı gösterilen grup oyuncaktan sadece ses çıkarırken hiç talimat almayan grup ise oyuncakla ses çıkarmanın yanı sıra daha pek çok şey yapmıştır (Feriha Dildar, En Baştan Ebeveyn Olma Yolculuğu kitabı, sayfa 238). Bu araştırmadan da gördüğümüz gibi çocuklarımızın merak duygusunu desteklemek, sınırlandırılmamış bir dünya sunmak, yaratıcıklarını arttırmak onları akademik hayata daha özgüvenli ve öğrenmeden keyif alma hissiyle hazırlayacaktır, hepimizin istediği de bu değil midir?

Haydi o zaman, bugün OYUN BİZİM HAKKIMIZ diyerek muzip halimizi hatırlayıp çocuklarımızla doya doya oynamaya …

 

Aslı Olgun

Eğitimci, Muzipo Kids Kurucu Ortağı

Önceki makale Oyun Temelli Öğrenme
Sonraki makale Çocuklarla İklim Krizi ve Çözüm Yolları Hakkında Konuşmak